2 Mayıs 2012 Çarşamba

kendimi ayıpladım!!!






İşte şimdi bu hiç olmadı!! Kendimi ayıpladım... Yaz tatillerinde edinilip, okullar açılınca sokağa bırakılan evcil hayvanlar gibi, evlatlık alıp ihmal edilen küçük çocuklar gibi boş bırakmışım blogumu, bu hiç iyi değil.

Uzun zamandır sadece bloga değil, word sayfalarına bile yazamıyorum, hatta uzun zamandır doğru düzgün okuyamıyorum bile. Elimde haftalardır sürüncemede olan 600 sayfalık kitabın topu topu 200.sayfasına gelebildim. Yarım kalmış Kafka'nın Dava'sı ve ambalajı hiç açılmamış Doris Lessing'in Altın Defter' i de cabası. Sadece istediği alanlarda okumak kaydıyla bir kitap kurdu sayılabilecek kocamın getirip önüme koyduğunda, neden aldığımı ve varlığını hatırlamakta zorlandığım Altın Defter'im...

Bu rezalet! durumumun bir çok açıklaması var tabi ama yine de hiçbirisi bana kendimi iyi hissettirmiyor. Bugün; uzun zamandır sadece maillerime bakmak için kullandığım bilgisayarımı kapatmak üzereyken, eski bir dostu aniden hatırlamışçasına tıkladığım blog adresimden açılan ekranı gördüğümde ne kadar şaşırdım bilemezsiniz. Birincisi; blogumun formatı değişmiş. Sağolsun blog yöneticileri bir kere açılıp hiç hareket görmesede mudileri olan biz blog kullanıcılarını, aktif kullanıcıların faydalandığı nimetlerden mahrum bırakmıyorlar. Ben olsam makul bir süre sonra inaktif olan blog adreslerini dondurup o tembelleri cezalandırırdım. Allahtan benden daha aklı selim insanlar var bu sanal alemde:)

Blogumun ana sayfasında beni şaşırtan ikinci konu da takipçilerimdeki artış... Yeni izleyicilerimi tanımıyorum, ama tanımak isterdim. Bu yaratmaktan yoksun paylaşımcının kabız üretimlerini izlemeye niye heves ettiler ki acaba? sormak isterdim. Blogumu heves, güves  oluşturduğum ilk günlerde takipçi toplamak için yaptıklarımı  hala hatırlıyorum. Buna rağmen en son baktığımda izleyici sayım iki elin parmakları toplamından azdı, oysa şimdi iki haneli rakamlara ulaşmış durumdayım. Bu katılım beni şaşırttı ve teşvik etti .Ayrıca kendimi 14 adet kıymetli takipçime karşı sorumlu hissetmeme yol açtı. Bundan böyle yeniden ,adı Paylaşmaca olan bu zeminde aklıma gelen hikaye, günlük deneyim, bence enteresan , acıklı, sevinçli ne kadar olay varsa sizlere aktaracağım. Bunu arızalı aklın ürkütücü ve tehdit kokan bir sözü olarak algılamamanızı umuyorum. Ayırdığınız vakte değmesi için yüreğimi ve kafamı patlatacağımdan emin olabilisiniz. Bu kadar diyorum, başka da bir şey demiyorum, en kısa zamanda tekrar görüşmek üzere ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder