30 Eylül 2010 Perşembe

kova, kürek



Sana bakıyorum ey İstanbul
karşı kıyıdan,
darılma ama hiç de haşmetli görünmüyorsun buradan.

Haberin bile yok, bir öğle vakti
kapıp gizli bölmemde sakladığım
kovayla küreği,
çok uzağa değil meraklanma,
kuş uçuşu bilmem kaç dakka,
adaya, adaya...

Boşuna el etme, göz kırpma oradan,
keyfim gıcır, üstüm başım kum içinde,
el sallıyorum, hatta sana nanik yapıyorum buradan.

Camdan seslenip beni çağırma anne,
sesim yüksek diye bana bağırma anne,
oyunum daha bitmedi, henüz dönme vaktim gelmedi.
Son vapur gece vakti...

1 yorum:

  1. oyundan eve çağrılmak ne kötü bir şeydi.apartmanın bahçesinydim Gülgün adlı arkadaşımla ilkokul 3 de.Annem yine tam o saatde" haydi eveee" diye seslendi.Büyümek istedim ,eve istediğim zaman gitmek istedim,annemi cok seviyordum ama o anda çok kızgındım,oyunun tadı damağımda,annelere bir hayır diyemezdik ki,kös kös aparmanın merdivenlerinden çıkarkenki mutsuzluğumu sana anlatamam,çünkü Gülgün hala çağrılmamıştıki!!!! çok az hisettim hayatda o kadar yoğun çaresizliği...Hala zorlanmayı hic sevmem,hesap sorulmasınıda,eve gideceğim saatin bildirilmesini de.Ama o kadar mutsuz değilim artık.Alışmak büyümektir.BLOGUNDAKİ BİR ŞİİRDEN NERELERE GELDİM KIRMIZIM.)eline kalemine sağlık..

    YanıtlaSil